Çin Devrimi
19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Çin pazarı üzerindeki rekabet
şiddetlendi ve Çin’de kapitalizm de bu dönemde gelişmeye başladı, I. Savaş
yıllarında ise hızlandı. Çin’de kapitalizmin gelişmeye başladığı 19. Yüzyılın
ikinci yarısı aynı zamanda bu ülkede uluslaşma sürecinin de başlangıcı
sayılıyor. Çin üzerinde Japonya, İngiltere ve Fransa gerilerden beri rekabet
ettiler. Çin’in bir anlamda bu ülkelerin “ortak sömürgesi”ne dönüştüğü söylenir.
Çin Burjuva Devrimi
1912’ye kadar Mançuryalılar’ın egemenliği (bir yabancı egemenlik) altında olan Çin, ulusal mücadelelere girişir. Bu mücadelenin başını Sun Yat Sen’in liderliğindeki Çin milli/ulusal burjuvazisi çeker. 1911 ayaklanması ile Mançurya hakimiyeti ve onların işbirlikçisi kral devrilip Çin’de “Cumhuriyet” kurulur ve Sun Yat Sen başkan seçilir.
Sun Yat Sen’in daha 1894’te kurmuş olduğu burjuva ulusal parti, iktidara geldikten hemen sonra 1912’de “Kuomintang (Ulusal Parti)” adını alır.
Böylece Çin’de burjuvaziyi iktidara taşıyan ilk devrime (1911 Devrimi) tanık oluyoruz. Bir burjuva devrimdir bu. Ama bu devrim feodalizm ve emperyalizmin hakimiyetini kıramaz. Bu nedenle de bu tarihte başlayan burjuva-demokratik devrim sürecinin tamamlanması çeşitli aşamalardan geçerek emperyalizm ve feodalizmin hakimiyetinin kırıldığı 1949 devrimine kadar sürecektir.
Çin burjuvazisini iktidara getiren 1911 devriminden sonradır ki proletarya da siyaset sahnesinde görünmeye başlar. İlk kez 4 Mayıs 1919 hareketinde hissedilir varlığı. Daha belirgin işareti olarak da 1921’de Çin Komünist Partisi’nin kuruluşu kanıt gösterilir ve resmi tarih yazımına göre Çin’de 1921’den sonraki devrimlere ÇKP’nin temsil ettiği Çin proletaryası önderlik etmiştir.
ÇKP, hemen tümü aydın olan devrimciler tarafından kurulur.
Ross Dowson’un yazdığı Chinese Revolutionist İn Exile adlı kitaba göre ÇKP, III. Enternasyonal’in girişimi ve yardımıyla Li Ta Chao ve Chen Tu-Hsiu tarafından örgütlenmiştir. O sırada henüz kadro yoktur. Sonraları ÇKP’nin çekirdek kadrosunu oluşturanlar ise Marksizmi öğretmek amacıyla Moskova’ya gönderilen ilk yirmi kişilik Çinli genç devrimciler arasından çıkmıştır. Aynı kaynağa göre 1925-27 döneminde ÇKP MK’sı Chen Tu-Hsiu’nun liderliği altındaydı. Komüntern ve Moskova’nın karşı çıkmasına ve veto etmesine rağmen ÇKP MK’sının anti-Kuomintang olduğu ve cepheden çekilme taraftarı olduğu Mart 1926’da, Çan Kay-Şek’in anti-komünist darbesi sahnelenir. 1925-27 Devriminin yenilgisinin nedeni adı geçen kaynağa göre Moskova ve Komüntern politikasıydı. 1927 yenilgisinden sonra KE kendi Çin politikasını değiştirdi, ama bu defa da eski aşırı sağ oportünizmin yerine ayaklanma önerisi yaparak aşırı sol bir politika koydu. Buna karşı çıkan ÇKP önderleri kovuldular. KE’in önerisiyle örgütlenen Pekin’deki ayaklanma yenildi ve bu olayda altmış komünist önder yitirildi. Chen Tu-Hsiu ve Peng yenilginin sorumluluğunu Stalin ve Buharin’in yönettikleri Komüntern’e yüklediler. Onlar KE’in Çin politikasına muhalefet ettiler, ama kendileri de alternatif bir politika formüle edemediler. Bu kitabın yazarı Trotsky’nin görüşlerini sonraları öğrendiklerini, onun görüşlerinin Chen ve Peng’inkine paralel düştüğünü yazmaktadırlar. Chen ve Peng, ÇKP içinde Trotsky’nin görüşleri doğrultusunda Troçkist bir Sol Muhalefet örgütleme fikrine ulaştılar (Bk. R. Dowson, a.g.e.).
www.tr-arsivim.tr.gg
|